Egelab

İNVAZİV OLMAYAN PRENATAL TEST (NIPT)

Doğum öncesi tanı (Prenatal tanı), gebelik sırasında ultrason, doppler, genetik inceleme gibi çeşitli yöntemler kullanılarak fetüste mevcut olan anomali, genetik bozukluk ve diğer bazı hastalıkların tanısının konulmasına denir.

Doğum öncesi tanı (Prenatal tanı), gebelik sırasında ultrason, doppler, genetik inceleme gibi çeşitli yöntemler kullanılarak fetüste mevcut olan anomali, genetik bozukluk ve diğer bazı hastalıkların tanısının konulmasına denir.

Down Sendromu gibi kromozom anomalilerinin günümüzde kesin tanısı invaziv girişim ile alınan fetal veya plasental dokudan genetik inceleme ile konulmaktadır. İnvaziv girişimlerin bazı risklerinin bulunması nedeniyle Down Sendromu, trizomi 13, trizomi 18 gibi kromozom anomalisi olma riski yüksek olan fetüsleri saptamak için tarama testleri kullanılır.

Gebelikte, bazı genetik hastalıklar için tarama testlerinin yapılma nedeni, hasta fetüslerin saptanarak ailenin onayı ile bu gebeliklerin sonlandırılmasıdır. Ailenin gebeliğin sonlandırılmasını istememesi halinde, fetüste bulunan patoloji bilindiği için gebelik ve doğumun anne ve fetüs açısından en uygun bir şekilde yönetiminin yapılması mümkün olur. Ayrıca, tarama testinin sonucunun normal gelmesi, özellikle ileri gebe yaşı, aile öyküsünün bulunması gibi kromozom anomalisi riskinin yüksek olduğu durumlarda aileyi rahatlatır ve tarama yapılan patoloji açısından fetüsün normal olduğu konusunda güvence verir. Kullanılan tarama testinin taramanın yapıldığı hastalığı saptama oranları ne kadar yüksek olursa ailenin endişeleri de o ölçüde giderilmiş olacaktır.

Kromozom anomalisi tarama testlerinin kullanılmaya başlanılması ile kromozom anomalili bebek doğurma riski yüksek olan ailelerin etkilenmemiş bebeğe sahip olmaları kolaylaşmış ve özellikle Down Sendromu gibi yaşamla bağdaşan kromozom anomalilerinin topluma yükü azalmıştır.

Kromozom anomalisi tarama testinin pozitif gelmesi, yani tarama yapılan hastalık açısından yüksek risk saptanması halinde koryon villüs örneklemesi (CVS), amniyosentez gibi invaziv girişimler ile bunun doğrulanması gerekmektedir. Bu girişimlerin ise %0.5-1 civarında düşüğe neden olma ve çok az da olsa fetüse zarar verme riskleri bulunmaktadır. Ayrıca, ekonomik yük oluştururlar ve gebe ile ailesinde anksiyeteye yol açarlar. Özellikle amniyosentez için geçerli olmak üzere, gebeliğin daha ileri döneminde yapılmaları mümkündür. İnvaziv girişimlerin bu olumsuzlukları güvenirliği yüksek olan ve invaziv olmayan test arayışına neden olmuş ve invaziv olmayan prenatal testlerin (Non-Invasive Prenatal Testing, NIPT) geliştirilmesi ile sonuçlanmıştır.

NIPT, gebenin plazmasından elde edilen serbest fetal DNA (cffDNA, cell-free fetal DNA) kullanılarak gerçekleştirilen yeni bir genetik yöntemdir. Bu nedenle NIPT, serbest fetal DNA testi veya fetal DNA testi olarak da bilinmektedir. Serbest fetal DNA, gebenin kan dolaşımında 7. hafta gibi çok erken dönemde saptanabilir ve 9. gebelik haftasından itibaren bu testin yapılması mümkündür. Ticari kitlerde 10. haftadan itibaren bu testin yapılması önerilmektedir.

Gebenin kanında bulunan serbest fetal DNA (ffDNA) ve serbest fetal RNA (ffRNA) miktarı hücreden bağımsız nükleik asitlerin toplamının ufak bir kısmını oluşturur. Ancak, bu miktar tanı amaçlı kullanılmak için yeterlidir. Anneden alınan kandaki düşük miktardaki fetal DNA ayrıştırılıp çoğaltılarak yeni nesil dizilim analizi ile fetüsteki genetik bozukluklar ortaya konur. Bu süreç günümüzde 7-14 gün sürmektedir.

NIPT, ticari olarak trizomi 13, 16, 18, 21, 22, cinsiyet kromozom anomalileri, fetal cinsiyet tayini, fetal kan grubu (RHD) ve bazı mikrodelesyonların saptanması için kullanılmaktadır.

NIPT’in en önemli avantajlarından birisi, bir tarama testi olarak patolojiyi saptama oranlarının çok iyi olması ve bu nedenle invaziv girişim ihtiyacını önemli ölçüde azaltması, tanı testi olarak kullanıldığında ise Non-Invaziv Prenatal Test (NIPT) bebek DNA’sının anne DNA’sına karışmış olduğu dönemde yapılan bir tarama testidir. Amniyosentez gibi girişimsel ve riskli uygulamaların aksine sade anne adayından bir tüp kan alınarak gerçekleştirilen test, Patau Sendromu, Edward Sendromu ve Down Sendromu gibi kromomozal anomalilerin tespitini hamileliğin erken dönemlerinde mümkün kılmaktadır. 

invaziv girişime ihtiyaç kalmamasıdır. Bu nedenle NIPT’in, serum biyokimyasal testler, ultrason veya anne yaşı gibi göstergeler nedeniyle kromozom anomalisi riski yüksek değerlendirilen gebelerde kesin tanı için gerekli olan amniyosentez, CVS gibi girişimleri azaltmak için ikinci basamak tarama testi olarak kullanılması önerilmektedir.

NIPT’in bir tarama testi olarak en önemli bir başka avantajı ise, gebeliğin erken döneminde sonuç vermesidir. Gebeliğin ilk üç ayında NIPT ile fetüsün genetik yapısı konusunda bilgi alınmasının o gebeliğin nasıl yönetileceği konusunda veya gebeliğin sonlandırılması kararının alınmasında ailelere zaman kazandıracağı; özel bakım gerektiren bebeğin bakımına yönelik ailelerin kendilerini hazırlamaları için daha çok vakit bulmalarını sağlayacağı aşikardır.

Referans:

Atar S, Yalım NY. Türkiye Biyoetik Dergisi, 2019, Vol. 6, No. 1, Sayfa: 26-33.